İstanbul Üniversitesi

Arkeolojik Skandalın Ortasında Onur Kara: Emeğine Sonuna Kadar Sahip Çıkıyor!

Arkeolog Onur Kara, Antalya Müzesi'nde yaşanan skandallara karşı sesini yükseltiyor! Emeğinin yok sayıldığını savunan Kara, koruma alanındaki sorunlara dikkat çekti!

İstanbul Üniversitesi Arkeoloji bölümü mezunu olan Dr. Onur Kara, son günlerde Antalya Müzesi’nde yaşanan olaylar nedeniyle gündeme geldi. Antalya Kültür Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu Müdürlüğü’nde görevli olan Kara, çalışmaları ve katkıları göz ardı edildikçe, içinde bulunduğu durumdan duyduğu rahatsızlığı dile getirmekte tereddüt etmiyor. Emeğinin yok sayılması ve projesinin haksız yere başkaları tarafından sahiplenilmesi, Kara’yı harekete geçiren en büyük nedenlerden biri. Bu tür olayların, bilim dünyasında ciddi sorunlara yol açabileceğini belirten Kara, çözüm için tüm yetkililere çağrıda bulunuyor.

Antalya Müzesi’nde yaşanan bu tür olaylar sadece yerel değil, ulusal düzeyde de yankı uyandırdı. Arkeolojik eserlerin korunması ve aynı zamanda bu eserlerin akademik çalışmalarda nasıl değerlendirilmesi gerektiği üzerine tartışmalar tekrar alevlendi. Kara, bunun sadece kendisi için değil, birçok arkeolog için tehlikeli bir durum olduğunu ve meslektaşlarının da benzer haksızlıklarla karşılaştığını düşünüyor. "Biz arkeologlar, tarihimize sahip çıkmak için fedakarca çalışıyoruz, emeğimizin bu kadar kolayca hiçe sayılmasını kabul edemeyiz!" diyor kendisi.

Arkeolog Dr. Onur Kara’nın yaşadığı bu durum, aslında Türkiye’de arkeoloji ve kültürel miras koruma konularının ne denli hassas olduğunu gözler önüne seriyor. Söz konusu olay, sadece bir kişinin emeğinin görmezden gelinmesi değil, aynı zamanda kültürel mirasımıza sahip çıkmanın önemini de anlatıyor. Kara, bu durumun farkındalığını artırmak ve toplumda bu konular üzerine daha fazla bilinç oluşturmak için sosyal medya üzerinden kampanyalar başlatma düşüncesinde. Bununla birlikte, arkeolojik çalışmaların şeffaf bir şekilde yürütülmesi ve bu çalışmalara sahip çıkanların desteklenmesi gerektiğini vurguluyor.

Sonuç olarak, Onur Kara’nın içten ve cesur çıkışı, sadece kendisini değil, birçok arkeologu ve kültür varlıklarını koruma alanında çalışan profesyonelleri de harekete geçirmek için bir kıvılcım oluşturabilir. Unutulmamalıdır ki, arkeoloji sadece geçmişimizi anlamak değil, aynı zamanda bu mirası koruyarak geleceğimize ışık tutmaktır. Ayrıca, Türkiye’nin sahip olduğu zengin arkeolojik mirasın, dünyada saygı duyulan bir konuma gelmesi için hepimiz üzerine düşeni yapmalıyız. Son olarak, Antalya Müzesi’nin dünya çapındaki eserleri arasında yer alan Sagalassos Antik Kenti kalıntıları ve ünlü Güzel Sanatlar Müzesi, bu mirası korumamız gerektiğinin somut örneklerindendir.