Furkan Karabay

Gazetecilik Suç Değil, Ama Gözaltı Bilmiyorum Eee!

Furkan Karabay'ın tutuklanma hikayesi, Türkiye'deki gazetecilik serüveninin sıradışılığını gözler önüne sererken, hür düşüncenin önemine de dikkat çekiyor. Detaylar haberimizde!

İstanbul'un Esenyurt ilçesinde gazetecilik yaptığı için gözaltına alınan ve daha sonra tutuklanan Furkan Karabay, içinde bulunduğumuz günlerin zorluklarına dair bir renk katıyor. 10Haber internet sitesi muhabiri olarak, Esenyurt Belediye Başkanı Ahmet Özer'in soruşturmasına dair haber yapıyordu. İşte tam bu esnada, "terörle mücadelede görev almış kişileri hedef gösterme" gerekçesiyle tutuklanması, medyada yankı uyandırdı. Gazetecilik meslek örgütleri ise adalet için imza kampanyalarına başladı ve "Furkan Karabay serbest bırakılsın" nidaları atmaya başladı.

Karabay'ın tutuklanmasının arkasında, sosyal medya paylaşımları yer alıyor. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, Özer'in terör örgütü üyeliği iddiaları nedeniyle tutuklandığını ve bu süreçte gazetecinin de paylaşımlarını göz önünde bulundurarak tutuklanmasına karar verdi. Özellikle gazetecilik alanında yaşanan bu aksaklıklar, kararın birçok kesimden eleştiri almasına neden oldu. Gazetecilik suç değil, mesajı, toplumda yankı bulmaya devam ediyor.

Furkan Karabay'ın tutuklanmasına tepkiler büyüyor. Türkiye Gazeteciler Cemiyeti (TGC), bunlardan biri olarak öne çıkıyor ve "Gazetecilerin görevini yapması engellenemez" diyerek, meslektaşlarının haklarını savunmaya davet ediyor. Gazetecilik, bir kamu hizmeti anlayışıdır ve her birey, doğru bilgiye ulaşma hakkına sahiptir. Ancak bu süreçte yaşanan tutuklamalar, medyanın bağımsızliğine ve gazetecilerin çalışma özgürlüğüne ciddi darbe vuruyor.

Sonuç olarak, Furkan Karabay'ın tutukluluğu, yalnızca bir bireyin hikayesi değil, aynı zamanda tüm gazetecilik mesleğinin geleceği için bir dönüm noktası – ne yazık ki olumsuz bir çağrışımla. Ülkemizde gazetecilik yapmak, çoğu zaman yılan hikayesine dönüşebiliyor.

Öte yandan, Türkiye, 2022 itibarıyla gazetecilik özgürlüğü endeksinde 153. sırada. Bu durum, toplumun bilgi alma hakkının ne denli tehdit altında olduğunu gözler önüne seriyor. Sıkı bir gözaltı dönemi, gazetecilerin kararlılığına ve seslerini duyurma çabalarına gölge düşürse de, gazetecilik âdemiyle özgür, cesur ve sansürsüz olmayı başaracaktır. Gazetecilik mesleği, her zaman kamunun gözü ve kulağı olmaya devam edecek!